23 Şubat 2012 Perşembe

sevgi büyük sanırdım. ama saygı sevginin abisiymiş. MAHÇUBUM SANA...

Bu gün yazdıklarım hep hitap ettiğim kişiye değil.
bugün mahçubum...
yıllardır bana gösterdiğin saygın ile beni geri kazandın.

bunu yüzüne söylemek isterdim kocacım.

yıllardır bana saygı ile yaklaştın.
isteklerime makul ölçülerde hep evet dedin.
beni belirlediğin sınırlarda özgür bıraktın.
bir çok kadına göre  özenilecek bir konumda oldum hep.
ben müdür eşiydim.
hemde bütün şehrin saydığı bir adamın eşi.

işine ve kişiliğine saygım hep sonsuzdu.
sadece iyi bir eş olamadığını düşündüm ben.
iyi sahip çıkamadığını, beni hep her kulvarda yalnız bıraktığını, genç ve güzel bir eşin olmasına rağman kaybetme korkusunu hiç yaşamadığını...

içinde bıraktığın boşluk bana hoş olmayan duygular yaşattı.
özellikle çevreden bu kadar talep gören biriyken,
senin gözünde elde edilmiş  sıradan eş olduğumu düşündürdün.

çok zor günler yaşadık.
2012 bizim için kötü başladı.

boşandık.

çünkü ben böyle istedim.
çünkü senin beni haketmediğini, bana yaslandığını düşündüm.

evli gibi değil dul gibi yaşadığımı hissettirdin bana.

yaşanan onca sarsıntıdan sonra bile bana seni seviyorum ve geri istiyorum dedin.

belki yine bencil düşünüyordun.
bilmiyorum.
ama sana inanmak istedim.

seni sevdiğimi anladım.

belki biraz bencillik ama hayatımı bu saatten sonra zorlaştırmak istemedim.
yeni birini tanımak, tekrar güvenmek zordu.

sana 10 yıldan daha fazla emek ve duygu verdim.

heba olsun istemedim.

bu gün bir karar alarak
kararı yazılmış olan davayı temyiz ettim.

şimdi  sadece inanmak istiyorum.

duygusal yanımı bir tarafa bırakıp,
mantıklı olmak istiyorum.

seninle elele verip huzurlu ve sakin, kendi yağımızla kavrulduğumuz bir hayat istiyorum.

beni üzen, kıran, inciten herkesten uzak,
sıfırlamak istiyorum geçmişi.
hatırlamak istemiyorum.

yeni bir dönem başlıyor.

umutluyum.

ve sanırım yaralarım geçiyor.
daha iyiyim şimdi.
içimdeki sızı ve içimi parçalayan jiletler yok artık.

allaha güveniyorum.

aldığım karardan beni pişman etme...

17 Şubat 2012 Cuma

ruh halim...

en çok kırgınım sanırım...
bazen hiç kimseyle konuşmak istemiyorum.
içimde bir yanardağ patlaması olmuş ta hala kor gibi.
hani lavları yakar ya için için.
işte öyleyim.
hazmedemediğim sindiremediğim şeyler var.

annem sormuştu ,
bunların adına erkek diyorlar
güveniyor musun bu adama diye.
bende yüzüne bakarak güveniyorum anne demiştim.

ne düşündüğünü merak ediyorum.
en son 31 ocak ta gördüm, öptüm kokladım onu.
 öyle müthiş bir gün geçirdik ki denizin kenarında,
o soğuğa rağmen.
elimi hiç bırakmadan, defalarca öpücükler kondurarark yanaklarıma.

bu gün 17 şubat.
şarsıntıların olduğu tarihler....

2 şubat perşembe,beklediğimiz felaket.
8 şubat çarşamba karşılaşma :(
9 şubat kopma.

günlerdir aramıyorum.
sormuyorum, gözünden uzağım.

meraktasın biliyorum.

şimdi durumumu biliyor ama ne yaptığımı ne halde olduğumu bilmiyorsun.
kadın halimle başarabildiklerimim şokundasın.
yapamam başaramam sandığın şeyleri yaptım çünkü.
sözümde durdum.

şimdi neredeyim?
nasılım?
kızgın mıyım?
kırgın mıyım?
üzgün müyüm?
depresif miyim?
iyi miyim?

evde durum ne?
nerede yaşıyorum?

neden ısrar etmiyorum bunları bilmiyorsun.
ve merak ediyorsun.
vicdanın rahatsız.
eminim.
yaptıklarının , en masum olanı en mağdur ettiğinin farkındasın.

yüzün yok karşıma çıkmaya.
bitti bile diyemiyorsun işte.
zaman kazanmaya çalışıyorsun.
çünkü ;
kalıbının adamı değilsin.
çünkü mert ve cesur değilsin.
çünkü çok ağır geldi bunlar senin zayıf psikolojine.

sen en ufak bir sarsıntıda yıkılabilen birisin.
köklerin zayıf.
ayakların sağlam basmıyor.
kararsız ve güvensizsin.
kendine güvenin yok ki karşındakine olsun.

kaybettin.
çok güzel bir şeyi mahvettin.

zedeleme lekeleme dedim hep.
ama başaramadın.
şimdi korkuyorsun iletişim kurmaya.

ben sana sırtımı dönmek üzereyim
anılara dönüp baktığımda hala umudum var diyorum.
ama beni öyle bir zamanda dayanaksız bıraktın ki......
beni öyle çok üzdün, öyle çok canımı yaktın ki,
bunun bedelini ödemeni(zi)
o kadar yürekten istiyorum ki....

ama bu da geçicek.
insanlar nelere alışmıyorlar ki.
en sevdiklerini kaybediyorlar,
evlatlarını yitiriyorlar.

ama hayat devam ediyor.
benim de hayatım devam edecek elbette.
hem de seninkinden çok daha güzel bir biçimde.

sen benim yüzüme hasret kalacaksın.
tam unuttum dediğin anda çıkıcam karşına.
önce işini kolaylaştırır gibi uzağında olucam.
silinicem hayatından.
o süreçte çok daha iyi olucam, çok daha dirençli ve içimi soğutmuş olucam.
o zaman sen uzaktan bakıp gizlice izleyeceksin kaybettiklerini.

sen aslında layık olduğun yerdeydin.
ben seni aldım başıma taç ettim,
göklere çıkardım,
değer kattım,
içini ferahlattım.
değer görmeyen ruhuna değer verdim, gözlerinin içine baktım.
sen şimdi buna alıştın.
emin ol benim gibisine daha önce rastlamadığın gibi benden sonra da rastlayamazsın.

çünkü ben sana çıkarsız, yalansız dolansız gelmiştim,
aramızdaki sınıf farkını gözetmeksizin seni yukarı doğru çekmiştim.
hayatına kalite katmıştım.
üzerine titreyen, seni önemseyen, gerçek ve içten duygularla yaklaşan, saatlerce saçlarını okşayan bu kadını unutamıyacaksın.

her zaman indirebildiğin şalteri şimdi indiremeyeceksin kafanda.
gündüzlerini rahat ve iş yoğunluğundan telaşlı geçiriyorsun belki.
ama geceleri seni rahat bırakmayacak hayallerin, anıların.

sen o kadar iradeli biri değilsin.
bir gün zayıf bir anında beni arayacaksın.
eve dönsen de,
hiç bir şey değişmeyecek.
ilk zamanlar tölerans göreceksin.
ama zamanla herşey yine eskiye dönecek.
yine hırgür yaşanacak,
yine hataların yüzüne vurulacak, yine suçlanacaksın, yine başına kakılacak herşey,
yine sen çalışacaksın , sen yorulacaksın, onlar doyacak.

sen yin sistemsiz giden her şeyin sorumlulıuğunu yükleneceksin.
yine para sorunun olacak.
yine yetiştiremeyeceksin.

eğer dönmezsen de beter bir hayatın olacak.
gecelerin huzursuz uykusuz ve günü birlik ilişkiler içinde geçecek.

gündüzlerin işin olduğu sürece güvende geçecek.
ama hep o stresi yaşayacaksın.

hep baş ağrıların devam edecek.
sesin kısılacak, yine nefes alamaz hale geleceksin.

toparlaman zor.
hem de çok zor.
hayatına bir daha bu kadar kaliteli biri girmeyecek.
ve sen hep onlara hizmet  veren biri olarak kalacaksın.
bir zamanlar bana hizmet verdiğin gibi.

en çok şuna şükrediyorum ki,
sana ne kadar güvensemde
kendimi garantiye aldım.
evimi , arabamı, işimi riske atmadım.
yaşam alanıma seni sokmadım.
maddi anlamda yük almadım.

şimdi düşünüyorum da kaybım var mı diye.

eğer kayıp  sayılırsa tek kayıp sensin.

çünkü,
mevkimi kaybetmedim, düzenimi kaybetmedim, işimi , ismimi lekelemedim hiç.
almam gereken herşeyimi aldım ben.
hala güven duyabileceğim insanlar yanımda yakınımda.

hala güvenle sarılabildiğim, yaslanabildiğim bir omuz var yanımda.
sımsıkı iki dostum var.

sana hiç ihtiyacım yok.

inkar edemem sen benim gönlüme iyi gelmiştin.
kalkanımı kırabilen, yüreğime sızabilen tek kişiydin.

etrafımdaki herkes
senin için,
layık değil,
sana göre değil,
daha zor bir hayata adım atıyorsun,
aşk bir süre sonra bitecek ve geriye sorunlar kalacak dese de gözüm görmemişti.

evet seninle el ele verip yeni bir hayata evet deseydim,
 filanca hanım olmaktan çıkacaktım belki çevrenin gözünde.
bana duyulan saygınlık seni tercih ettiğim için azalacaktı belki.

geride kalanlarla uğraşacaktım daima,
ya da onlar benimle uğraşacaktı.
hayatımızda hep bir sorun olacaktı.
a....bizi hep rahatsız ve huzursuz edecekti.
ve sen engel olamayacaktın.
şimdi engel olamadığın gibi.

ben yine üzülecektim, yine kırılacaktım, yine özveri gösterip katlanacaktım.

aslında bunları bildiğim halde göze almıştım.
çünkü o kadar inanmıştım ki mutluluğu yakalayacağımıza.
birlikte bir yaşamın bizi birbirimize kilitleyeceğine.
senin sadakatine,
bağlılığına inanmıştım.

kendime inanmıştım.
sevebilme yeteneğime, sana olan bağlılığıma,
dürüstlüğüme ve kararlılığıma hayret etmiştim.

biz üstesinden gelicez demiştim.

hani sılanın şarkısında diyor ya biri daha çok seviyor be, biri daha önce vazgeçiyor be.

sen yıldın, korktun ve kaçtın.

şimdi  ne diyorum biliyor musun.

KENDİ BOKUNDA BOĞUL

sana hayalini bile kuramadığını söylediğin bir dünya verdim ben.
sana huzur ve mutluluk vaadettim.

ama kıymetini bilemedin.

ben şimdi kendime;

çok güzel bir rüya gördün diyorum.

ve uyandın.
tam da zamanında uyandın.
eğer biraz daha geç kalsaydın çok zararlı çıkacaktın bu rüyadan.

yüzünü şimdiden gördün .

içimi ikiye böldün.

bir yanım seni çok özledi.......
sana sarılmayı,
kokunu,
sana duyduğum güveni ve ait olma duygusunu  çok özlüyorum.

hani susup , sadece gözlerime baksan af diler gibi,
seni göğsüme basarım gibi geliyor.
konuşmasan bile olur .
sadece sıkı sıkı sarıl yeter.
bir cümle söylemek istersen.
artık yanındayım de yeter.

ama bu yanımı bastırıyorum.
çünkü;
sana bunu bir kez yaparsam,
gelecekte beni defalarca daha üzeceksin biliyorum.

canımı çok daha fazla yakmana müsade etmiş olacağım.
beni kolay affeden ve tolare edebilen biri olarak göreceksin.
eğer bir daha bunları bana yaşatmayacağına emin olsam bunu yapardım.
ama artık sana güven duymuyorum.
seni anı yaşayan ve duruma konsantre olan biri olarak nitelendiriyorum.

çünkü işteyken ona kitleniyorsun, evdeyken bana.

benimleyken işten bir sorun için aradıklarında yine o soruna kitleniyorsun.
kendini yaşadığın ana veriyorsun.

sorunlar seni esir alabiliyor.
mantığın saf dışı kalıyor.
kontrol mekanizman çalışmıyor.
anında kopuyorsun.

aslında yetkin biri değilsin.
kendine söz geçiremeyen birisin.

işte bu yüzden kendine söz geçiremeyecek ve bana geleceksin tıpış tıpış.

o zaman karşılaşacağın benden korksan iyi olur.
çünkü bileniyorum şimdi.

yaralarım taze henüz.
içim hala acıyor.
ama sen karşıma çıkana kadar soğur elbet korlarım.

işte o zamanki benden ben bile korkarım.

diğer yanım ise ,
sert ve acımasız.

oh beee diyor.
zamanla geçecek diyor.
hiçbir acı ilk günkü haliyle kalmıyor.
zaman her şeye çare.

hatta sevinmelisin diyorum kendi kendime.
risk aldığın bir hayattan kurtuldun.
ileride hep yüreği ağzında yaşamaktan kurtuldun diyorum.
kademeni düşürmediğin iyi oldu, itibarını sarsmadın diyorum.

ama canın yansın istiyorum ne yalan söyliyeyim.
bana çok büyük bir haksızlık ettin.
ve allah bunun hesabını sorar diyorum.

içimi yaktında geçtin.
ne hissettiğimi anla istiyorum.

bir gün bana uzaktan bak ve dizlerini döv istiyorum.

bir gün yanımda  mert bir erkekle çıkagelip,
senin bana hizmet vermeni istiyorum.

özleyeceksin.
özlediğin sadece ben olmayacağım.
sana hitabımı,
yaşattığım kaliteyi,
verdiğim değeri, gösterdiğim özeni özleyeceksin.

sana sımsıkı sarılmalarımı, dışarıda herkesin çekindiği kadının en çocuk  hallerini sana sergileyişini özleyeceksin ve o halleri asla göremeyeceksin.
karşılaştığımızda bana adım ile hitab edemeyecek, yanına  eskiden olduğu gibi   ...... hanım titrini ekleyeceksin.

sana şimdi  ve bir seferde değil,
sonra ve yavaş yavaş darbe vurucam ben.

kokumu duymak için neler feda etmezdim diyeceksin.
o öptüğün saçlarıma dokunmayı çok isteyeceksin.

seninle asla göz göze gelmeyeceğim.
karşıma çıksan bile yüzüne bakmadan konuşacağım, benim bile bilmediğim bir noktaya kitlenerek.
sana söylenecek çok ağır sözlerim var.

ve allahtan dilerim ki bir gün bunları duymak için kendi ayaklarınla geleceksin.

bendeki seni kendin bitirdin.

ve herkesin kıskandığı bu aşkı,
bizi ayırmak isteyenlerin amacına ulaşmalarını sağlayarak harcadın.

bana insanlara güven duymamayı öğrettin.

eski beni, katı ve sert beni geri getirdin.

sen beni arayacaksın ve af dileyeceksin.

ama o zaman diliminde gönlüm aflara kapalı olacak...

14 Şubat 2012 Salı

Bir masala inanmışım ben.

hiç ummadığım anda, hiç beklemediğim bir zamanda biri bir masal anlatmaya başladı bana.
şimdiye kadar hep gerçeklerle savaşmış olan ben,
hiç bu kadar güzel bir masal dinlememiştim.
masal rüya gibiydi.
her tınısı,
her detayı o kadar bana aitti ki.
sanki ben yazmıştım da ,
başka birinin dilinden dinliyordum.

her hareketi, her cümlesi
neredeyse benim beklediğimin aynısıydı.
eksiksizdi sanki.

ben demeden yapıyor, ben demeden geliyordu.
ben bu masala inandım.

çünkü ben varım diyordu.
seni asla yalnız bırakmam diyordu,
bana güven diyordu.
sen benim en değerlim, en kıymetlimsin diyordu.
allahın lütfusun,
mucizemsin diyordu.

MELEK diyordu.

öyle bir zamanda geldin ki,
dualarımın karşılığısın diyordu.

sen vazgeçmedikçe senden asla vazgeçmem,
hiç bir güç seni benden ayıramaz diyordu.
canımdan ötesin diyordu.
meydan okuyordu herkese.
emindi kendinden ve benden.

aramızdaki bağın tarifi yok, anlatamıyorum diyordu.

gözlerinde çok şey görüyorum diyordu.

ve daha sayamadığım o kadar çok şey ...

ben bu masala inandım.
tüm gücümle.
varlığına, inancına, bağlılığına inandım.
ona seninle her şeye varım ben....
sen benim uğurlu yolumsun dedim.

hiç bişey beni durduramaz dedim.
korkmuyorum dedim.
yüreğimi ellerine verdim...

çünkü ondan daha sıkı kimse tutamazdı beni.
kimse onun gibi saramazdı.
onun gibi koklayamaz, kıyamayarak öpemezdi.

avuçlarından öptüğümde kana kana  sevgi içiyordum sanki.

masalın erkek kahramanı mutsuzdu, yalnızdı.
en çok sevgiye ve güvene ihtiyacı vardı.
ben güvendim.
hem de o kadar çok güvendim ki....
en ufak bir pay bırakmadım güvensizliğe.

ona hiç yalan söylemedim,
onu baştacı ettim.
hakedip haketmemesine hiç bakmadan.

onu mutlu etmeyi o kadar çok istiyordum ki...
dualar ettim onun için iyi olsun, kazancı bol olsun diye.
o kadar çok zaman ayırdım ki ona...
birini kayıtsız şartsız sevmenin insanda yarattığı güveni yaşatmak istedim.

üzerine titredim,
üzülmesin diye herşeye dikkat ettim.

gözünün içine baktım.

anlattığı masalı dinlerken prenses ben oluyordum.

ve dedim ki,
bu masal yarıda kalmasın.

ne gerekiyorsa yap hadi...
yaptım da.
o kadar çok şeyi yaktım, o kadar katı biri oldum ki gerçek hayatta,
malımdan, mülkümden, mevkiimden vazgeçtim.

ona o kadar güvendim ki,
hayatımın rotasını ona ayarladım.

sözünün eri oldum, yapmam gereken ne varsa yaptım.

şimdi yalnızım.

yolun ortasında,
kimsesiz kaldım.
haketmemiştim.

çünkü o kadar saf ve içtendim ki,
yıllarca kapattığım kapılarımı ona ardına kadar açmıştım.
inanmadığım her şeye o inandırmıştı beni.

hiç aşık olmadığımı onu tanıyınca anlamıştım.

yaşanan her olumsuzluğa rağmen yılmamış vazgeçmemiştim.

şimdi içim o kadar çok acıyor ki...
şimdi tanıyamıyorum seni.

korkak olduğunu düşünüyorum.
söylediklerinle yaptıklarının birbirini hiç tutmadığını, kalıbının adamı olmadığını düşünüyorum.
yalancısın.

söylediğin hiçbişeyin arkasında duramayacak kadar acizsin.

akıttığım her gözyaşının hesabını allaha vereceksin.
 çünkü allah doğrunun yanında.

tekrar söylüyorum ben bunları haketmemiştim.

bunlar iyi getirmez sana.

ve bir gün geleceksin.
özür dileyeceksin.
defalarca arayacaksın.
etrafımda dolanacaksın.

daha kötüsü bir gün bana ....hanım diye hitab edeceksin.
yüzüme bakmaya yüzün yok.

çünkü karşında verdiği her sözü tutmuş biri var.
ben erkeğim diyen bir çok kişiye bin basarım ben.

sen karaktersiz herifin tekisin.
başkasının gölgesine sığınmadan yaşayamayanlardansın.

dilerim içimde zerre kadar sana ait bişey kalmasın.

ve bir gün sen bana uzaktan bak...
için o kadar acısın ki,
yaptıkların seni bin pişman etsin.

ölmek için dua et canının acısından.

ve bu vebali üzerinde taşı yıllarca.

12 Şubat 2012 Pazar

ve tükendi güven...

hayatımın en büyük darbesi mi bu?
en çok güvendiğinden güvensizlik görmek. birini buna inandıramamak.
içimde kırdın döktün herşeyi.

mağdur olan ben iken sen mağdur edene inandın.
bir gün utanacaksın bu fikrinden.
ve karşıma çıkmaya yüzün olmayacak.

hep yanındayım.
ne olursa olsun seni yalnız bırakmayacağım diyen sen.
beni 9 ocak 10 o cak tarihlerinde en zor günümde yalnız bıraktın.
hem de hiç umursamadan.
ben bu iki günde çok duygumu zedelenmiş buldum.
sana asammimiyetle inanan,
en içten duygularla sığınan ben,
şimdi seni çok uzak ve yabancı buluyorum.

çünkü tükettin limitimi.
o kadar üzdün ki beni.
allahtan dileğim şudur ki,
en yakın zamanda karşına çıkarsın gerçekleri.

o zaman anla neleri heba ettiğini.
neleri feda ettiğini.

kime ne zarar verdiğini.

beni geri kazanman çok zor.
hiçbirşey eskisi gibi olmayacak artık.
günlerdir yaşadıklarımı bir ben biliyorum bir de allah.

ama aynılarını yaşa inşallah.

üzdüğün kadar üzül.
acıttığın kadar acısın canın.

çok büyük bir vebal üstlendin.
bu borç hep omuzlarında olsun.
hep hisset ağırlığını.

hasret kal.
ama ulaşama.

3 şubat 2012........................................................bu tarihi yaz bir kenara.

kendime şaşıyorum bazen.

ne kadar güçlü olduğuma.
herşeyin üstesinden nasıl bu kadar dirençle gelebildiğime.

her kimsa bunları yapanlar amaçlarına ulaştılar. sen izin verdin amaçlarına ulaşmalarına.
sen müsade ettin.

sen yetkin kişiliği olmayan,
olayların seyrinde mantığını kullanamayan, şüpheci,
güvensiz,
çok çabuk depresyona girebilen, doğru ve yanlışı ayırt edemeyen, kırıcı birisin.
hükmün geçmiyor kimseye.
ve korkaksın.

çünkü korktun.
kaçak güreşiyorsun.

ben bir çok erkekten daha mertim.
daha gözü karayım.
ve benim sana ihtiyacım yok ayakta durmak için.

ben her şekilde kendi ayaklarımın üzerinde durabilirim.
yalnızlıktan korkmuyorum.
çünkü anneyim.

çünkü çok yalnız kaldım hayatta.
çünkü çok güzel bir işim var.
oldukça iyi bir kazancım.

ve şunu söylemek istiyorum ki,
sendeki güzellik beş para etmez bendeki sevda olmasa.

değer gördün,
çünkü ben sana değer verdim.
el üstünde tuttum.
duymak istediğin sözcükleri fısıldadım.

sana herşeyimle kanat gerdim.

bir kadının bir erkeğe vermesi gerekenleri değil
bir kadının beklentilerine cevap verir gibi sardım seni ben.

kıymetini bilemedin yazık...

sen bendeki yerini kendin sarstın.

ben sana inanmış ve güvenmiştim.

1 Ocak 2012 Pazar

31 aralık günü ve gecesi ölüyorum zannettim.dayanılmaza dayanmak çok ağırmış.

çok zordu.
ikimizde ayrı yerlerde ve mutsuz girmek zorunda bırakıldık.
yeni yıla.
sabah kahvaltı ettik birlikte.
gün 31 aralık cumartesi.
kahvaltıda beyaz peynirli omlet ve çay.

ikimizde gerginiz.
ama gerginliğimizin sebebi biz değiliz.
içinde bulunduğumuz zorunluluklar.
sabahtan itibaren yoğun ve üzgünüm.
bu durum tüm bedenime yansımış durumda. belim boynum ve eklemlerim çok şiddetle ağrıyor.

sen isyan ediyorsun bu gece olmam gereken yere.
ben isyan ediyorum senin gideceğin yere.
ikimizin de tek isteği bu gece evimizde olmak aslında.

ama olamıyoruz.

sen bana ,
dolan gözlerime bakarak ağlama nolur diyorsun.
bu saatten sonra seni tekrar görebilme imkanım var mı diye sordun 3 kez.
ama yoktu.
az sonra kahvaltıdan kalkacak ve ertesi güne kadar birbirimizi göremeyecektik.

elimi tutup cebinden bir kutu çıkardın.

bana bir inci
hediye ettin.
üzerinde yeryüzünün en sadık varlığı olduğu bilinen yusufçuk vardı.

bu beni hem çok mahçup etti.
hem çok duygulandırdı.
benim için özel olarak yaptırmıştın.

ben sana çok başka bir hediye vermek istedim.
bağış makbuzu...
bunu unutmamak için yazıyorum aslında.
senin adına kesilmiş bir makbuzdu hediyem.
emeklerimdi.
geceler boyu uykusuz kalarak çalıştığım projenin kazancına senin adını yazdırdım.
çünkü o çalışmaları yaparken bana ışık tutan senin sevgindi.

iki gündür,
anlatamayacağım ölçüde canım yanıyor benim.
dün gece eve döndükten sonra,
kabus, karabasan, yada ölümle yaşam arası bişeydi yaşadığım.
içimi mütemadiyen kesen bir jilet kanatıyordu  canımı en çok yakan yerlerimi.

ben dayanmanın sonuna geldim.
tükeniyorum artık içten içe.

ben seni çok seviyorum ve katlanamıyorum.
konsantre olamaıyorum işime.
hiç bir şeye.

hayatta hiçbişeyden tad alamıyorum.
yediğim giydiğim, gezdiğim her şey manasız geliyor.

oysa senin yanında çok mutluyum.

bugün çok hüzünlü ve üzgündün.
sabah kalkar kalkmaz seni aradım ama ulaşamadım.

sonra aradın beni.
seni görmem gerek dedim.
gel dedin.

apar topar sana geldim.
tüm gözlere rağmen.
karşılıklı oturmuş,
gecenin kritiğini yapıyorduk.
istenmedik bir misafirin gözleri ile buluştu gözlerimiz.
merhaba dedik mecburen.
canımızı sıkmaya yetti.

sonra ne yapacağımızı, rotamızı konuştuk.

çaresizlik vardı bir ara gözlerinde.
anlayışsız birine derdini anlatmanın çaresizliği.

yorgundun.
canın sıkkındı.

kıyamadım sana.

elini tutup ,
sana şunlar söyledim.
ne olursa olsun, ne pahasına olursa olsun sen vazgeçmedikçe ben de vazgeçmiyeceğim senden.

bu kadar......

sen de bana vazgeçme sakın dedin.

seni çok seviyorum.
işte yılın ilk günü ve ayrıyız yine.
oysa bu gece ikimizde çok yorgunuz ve gerginiz.
yaşadıklarımız ağır geliyor.
daha zor şeyler bizi bekliyor.

bu gün deli gibiyim.
tek isteğim sen.
yanında olmak ve sarılabilmek.

artık yeteeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeerrrrrrrrrrrrr diye isyan etmek istiyorum.

zorlanıyorum.
içimde büyüyen bir hastalık var gibi canım yanıyor.
korkuyorum .
sana kavuşamadan sağlığıma bişey olacak diye çok korkuyorum.

beni burdan al.........lütfen.