1 Ocak 2012 Pazar

31 aralık günü ve gecesi ölüyorum zannettim.dayanılmaza dayanmak çok ağırmış.

çok zordu.
ikimizde ayrı yerlerde ve mutsuz girmek zorunda bırakıldık.
yeni yıla.
sabah kahvaltı ettik birlikte.
gün 31 aralık cumartesi.
kahvaltıda beyaz peynirli omlet ve çay.

ikimizde gerginiz.
ama gerginliğimizin sebebi biz değiliz.
içinde bulunduğumuz zorunluluklar.
sabahtan itibaren yoğun ve üzgünüm.
bu durum tüm bedenime yansımış durumda. belim boynum ve eklemlerim çok şiddetle ağrıyor.

sen isyan ediyorsun bu gece olmam gereken yere.
ben isyan ediyorum senin gideceğin yere.
ikimizin de tek isteği bu gece evimizde olmak aslında.

ama olamıyoruz.

sen bana ,
dolan gözlerime bakarak ağlama nolur diyorsun.
bu saatten sonra seni tekrar görebilme imkanım var mı diye sordun 3 kez.
ama yoktu.
az sonra kahvaltıdan kalkacak ve ertesi güne kadar birbirimizi göremeyecektik.

elimi tutup cebinden bir kutu çıkardın.

bana bir inci
hediye ettin.
üzerinde yeryüzünün en sadık varlığı olduğu bilinen yusufçuk vardı.

bu beni hem çok mahçup etti.
hem çok duygulandırdı.
benim için özel olarak yaptırmıştın.

ben sana çok başka bir hediye vermek istedim.
bağış makbuzu...
bunu unutmamak için yazıyorum aslında.
senin adına kesilmiş bir makbuzdu hediyem.
emeklerimdi.
geceler boyu uykusuz kalarak çalıştığım projenin kazancına senin adını yazdırdım.
çünkü o çalışmaları yaparken bana ışık tutan senin sevgindi.

iki gündür,
anlatamayacağım ölçüde canım yanıyor benim.
dün gece eve döndükten sonra,
kabus, karabasan, yada ölümle yaşam arası bişeydi yaşadığım.
içimi mütemadiyen kesen bir jilet kanatıyordu  canımı en çok yakan yerlerimi.

ben dayanmanın sonuna geldim.
tükeniyorum artık içten içe.

ben seni çok seviyorum ve katlanamıyorum.
konsantre olamaıyorum işime.
hiç bir şeye.

hayatta hiçbişeyden tad alamıyorum.
yediğim giydiğim, gezdiğim her şey manasız geliyor.

oysa senin yanında çok mutluyum.

bugün çok hüzünlü ve üzgündün.
sabah kalkar kalkmaz seni aradım ama ulaşamadım.

sonra aradın beni.
seni görmem gerek dedim.
gel dedin.

apar topar sana geldim.
tüm gözlere rağmen.
karşılıklı oturmuş,
gecenin kritiğini yapıyorduk.
istenmedik bir misafirin gözleri ile buluştu gözlerimiz.
merhaba dedik mecburen.
canımızı sıkmaya yetti.

sonra ne yapacağımızı, rotamızı konuştuk.

çaresizlik vardı bir ara gözlerinde.
anlayışsız birine derdini anlatmanın çaresizliği.

yorgundun.
canın sıkkındı.

kıyamadım sana.

elini tutup ,
sana şunlar söyledim.
ne olursa olsun, ne pahasına olursa olsun sen vazgeçmedikçe ben de vazgeçmiyeceğim senden.

bu kadar......

sen de bana vazgeçme sakın dedin.

seni çok seviyorum.
işte yılın ilk günü ve ayrıyız yine.
oysa bu gece ikimizde çok yorgunuz ve gerginiz.
yaşadıklarımız ağır geliyor.
daha zor şeyler bizi bekliyor.

bu gün deli gibiyim.
tek isteğim sen.
yanında olmak ve sarılabilmek.

artık yeteeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeerrrrrrrrrrrrr diye isyan etmek istiyorum.

zorlanıyorum.
içimde büyüyen bir hastalık var gibi canım yanıyor.
korkuyorum .
sana kavuşamadan sağlığıma bişey olacak diye çok korkuyorum.

beni burdan al.........lütfen.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder