17 Şubat 2012 Cuma

ruh halim...

en çok kırgınım sanırım...
bazen hiç kimseyle konuşmak istemiyorum.
içimde bir yanardağ patlaması olmuş ta hala kor gibi.
hani lavları yakar ya için için.
işte öyleyim.
hazmedemediğim sindiremediğim şeyler var.

annem sormuştu ,
bunların adına erkek diyorlar
güveniyor musun bu adama diye.
bende yüzüne bakarak güveniyorum anne demiştim.

ne düşündüğünü merak ediyorum.
en son 31 ocak ta gördüm, öptüm kokladım onu.
 öyle müthiş bir gün geçirdik ki denizin kenarında,
o soğuğa rağmen.
elimi hiç bırakmadan, defalarca öpücükler kondurarark yanaklarıma.

bu gün 17 şubat.
şarsıntıların olduğu tarihler....

2 şubat perşembe,beklediğimiz felaket.
8 şubat çarşamba karşılaşma :(
9 şubat kopma.

günlerdir aramıyorum.
sormuyorum, gözünden uzağım.

meraktasın biliyorum.

şimdi durumumu biliyor ama ne yaptığımı ne halde olduğumu bilmiyorsun.
kadın halimle başarabildiklerimim şokundasın.
yapamam başaramam sandığın şeyleri yaptım çünkü.
sözümde durdum.

şimdi neredeyim?
nasılım?
kızgın mıyım?
kırgın mıyım?
üzgün müyüm?
depresif miyim?
iyi miyim?

evde durum ne?
nerede yaşıyorum?

neden ısrar etmiyorum bunları bilmiyorsun.
ve merak ediyorsun.
vicdanın rahatsız.
eminim.
yaptıklarının , en masum olanı en mağdur ettiğinin farkındasın.

yüzün yok karşıma çıkmaya.
bitti bile diyemiyorsun işte.
zaman kazanmaya çalışıyorsun.
çünkü ;
kalıbının adamı değilsin.
çünkü mert ve cesur değilsin.
çünkü çok ağır geldi bunlar senin zayıf psikolojine.

sen en ufak bir sarsıntıda yıkılabilen birisin.
köklerin zayıf.
ayakların sağlam basmıyor.
kararsız ve güvensizsin.
kendine güvenin yok ki karşındakine olsun.

kaybettin.
çok güzel bir şeyi mahvettin.

zedeleme lekeleme dedim hep.
ama başaramadın.
şimdi korkuyorsun iletişim kurmaya.

ben sana sırtımı dönmek üzereyim
anılara dönüp baktığımda hala umudum var diyorum.
ama beni öyle bir zamanda dayanaksız bıraktın ki......
beni öyle çok üzdün, öyle çok canımı yaktın ki,
bunun bedelini ödemeni(zi)
o kadar yürekten istiyorum ki....

ama bu da geçicek.
insanlar nelere alışmıyorlar ki.
en sevdiklerini kaybediyorlar,
evlatlarını yitiriyorlar.

ama hayat devam ediyor.
benim de hayatım devam edecek elbette.
hem de seninkinden çok daha güzel bir biçimde.

sen benim yüzüme hasret kalacaksın.
tam unuttum dediğin anda çıkıcam karşına.
önce işini kolaylaştırır gibi uzağında olucam.
silinicem hayatından.
o süreçte çok daha iyi olucam, çok daha dirençli ve içimi soğutmuş olucam.
o zaman sen uzaktan bakıp gizlice izleyeceksin kaybettiklerini.

sen aslında layık olduğun yerdeydin.
ben seni aldım başıma taç ettim,
göklere çıkardım,
değer kattım,
içini ferahlattım.
değer görmeyen ruhuna değer verdim, gözlerinin içine baktım.
sen şimdi buna alıştın.
emin ol benim gibisine daha önce rastlamadığın gibi benden sonra da rastlayamazsın.

çünkü ben sana çıkarsız, yalansız dolansız gelmiştim,
aramızdaki sınıf farkını gözetmeksizin seni yukarı doğru çekmiştim.
hayatına kalite katmıştım.
üzerine titreyen, seni önemseyen, gerçek ve içten duygularla yaklaşan, saatlerce saçlarını okşayan bu kadını unutamıyacaksın.

her zaman indirebildiğin şalteri şimdi indiremeyeceksin kafanda.
gündüzlerini rahat ve iş yoğunluğundan telaşlı geçiriyorsun belki.
ama geceleri seni rahat bırakmayacak hayallerin, anıların.

sen o kadar iradeli biri değilsin.
bir gün zayıf bir anında beni arayacaksın.
eve dönsen de,
hiç bir şey değişmeyecek.
ilk zamanlar tölerans göreceksin.
ama zamanla herşey yine eskiye dönecek.
yine hırgür yaşanacak,
yine hataların yüzüne vurulacak, yine suçlanacaksın, yine başına kakılacak herşey,
yine sen çalışacaksın , sen yorulacaksın, onlar doyacak.

sen yin sistemsiz giden her şeyin sorumlulıuğunu yükleneceksin.
yine para sorunun olacak.
yine yetiştiremeyeceksin.

eğer dönmezsen de beter bir hayatın olacak.
gecelerin huzursuz uykusuz ve günü birlik ilişkiler içinde geçecek.

gündüzlerin işin olduğu sürece güvende geçecek.
ama hep o stresi yaşayacaksın.

hep baş ağrıların devam edecek.
sesin kısılacak, yine nefes alamaz hale geleceksin.

toparlaman zor.
hem de çok zor.
hayatına bir daha bu kadar kaliteli biri girmeyecek.
ve sen hep onlara hizmet  veren biri olarak kalacaksın.
bir zamanlar bana hizmet verdiğin gibi.

en çok şuna şükrediyorum ki,
sana ne kadar güvensemde
kendimi garantiye aldım.
evimi , arabamı, işimi riske atmadım.
yaşam alanıma seni sokmadım.
maddi anlamda yük almadım.

şimdi düşünüyorum da kaybım var mı diye.

eğer kayıp  sayılırsa tek kayıp sensin.

çünkü,
mevkimi kaybetmedim, düzenimi kaybetmedim, işimi , ismimi lekelemedim hiç.
almam gereken herşeyimi aldım ben.
hala güven duyabileceğim insanlar yanımda yakınımda.

hala güvenle sarılabildiğim, yaslanabildiğim bir omuz var yanımda.
sımsıkı iki dostum var.

sana hiç ihtiyacım yok.

inkar edemem sen benim gönlüme iyi gelmiştin.
kalkanımı kırabilen, yüreğime sızabilen tek kişiydin.

etrafımdaki herkes
senin için,
layık değil,
sana göre değil,
daha zor bir hayata adım atıyorsun,
aşk bir süre sonra bitecek ve geriye sorunlar kalacak dese de gözüm görmemişti.

evet seninle el ele verip yeni bir hayata evet deseydim,
 filanca hanım olmaktan çıkacaktım belki çevrenin gözünde.
bana duyulan saygınlık seni tercih ettiğim için azalacaktı belki.

geride kalanlarla uğraşacaktım daima,
ya da onlar benimle uğraşacaktı.
hayatımızda hep bir sorun olacaktı.
a....bizi hep rahatsız ve huzursuz edecekti.
ve sen engel olamayacaktın.
şimdi engel olamadığın gibi.

ben yine üzülecektim, yine kırılacaktım, yine özveri gösterip katlanacaktım.

aslında bunları bildiğim halde göze almıştım.
çünkü o kadar inanmıştım ki mutluluğu yakalayacağımıza.
birlikte bir yaşamın bizi birbirimize kilitleyeceğine.
senin sadakatine,
bağlılığına inanmıştım.

kendime inanmıştım.
sevebilme yeteneğime, sana olan bağlılığıma,
dürüstlüğüme ve kararlılığıma hayret etmiştim.

biz üstesinden gelicez demiştim.

hani sılanın şarkısında diyor ya biri daha çok seviyor be, biri daha önce vazgeçiyor be.

sen yıldın, korktun ve kaçtın.

şimdi  ne diyorum biliyor musun.

KENDİ BOKUNDA BOĞUL

sana hayalini bile kuramadığını söylediğin bir dünya verdim ben.
sana huzur ve mutluluk vaadettim.

ama kıymetini bilemedin.

ben şimdi kendime;

çok güzel bir rüya gördün diyorum.

ve uyandın.
tam da zamanında uyandın.
eğer biraz daha geç kalsaydın çok zararlı çıkacaktın bu rüyadan.

yüzünü şimdiden gördün .

içimi ikiye böldün.

bir yanım seni çok özledi.......
sana sarılmayı,
kokunu,
sana duyduğum güveni ve ait olma duygusunu  çok özlüyorum.

hani susup , sadece gözlerime baksan af diler gibi,
seni göğsüme basarım gibi geliyor.
konuşmasan bile olur .
sadece sıkı sıkı sarıl yeter.
bir cümle söylemek istersen.
artık yanındayım de yeter.

ama bu yanımı bastırıyorum.
çünkü;
sana bunu bir kez yaparsam,
gelecekte beni defalarca daha üzeceksin biliyorum.

canımı çok daha fazla yakmana müsade etmiş olacağım.
beni kolay affeden ve tolare edebilen biri olarak göreceksin.
eğer bir daha bunları bana yaşatmayacağına emin olsam bunu yapardım.
ama artık sana güven duymuyorum.
seni anı yaşayan ve duruma konsantre olan biri olarak nitelendiriyorum.

çünkü işteyken ona kitleniyorsun, evdeyken bana.

benimleyken işten bir sorun için aradıklarında yine o soruna kitleniyorsun.
kendini yaşadığın ana veriyorsun.

sorunlar seni esir alabiliyor.
mantığın saf dışı kalıyor.
kontrol mekanizman çalışmıyor.
anında kopuyorsun.

aslında yetkin biri değilsin.
kendine söz geçiremeyen birisin.

işte bu yüzden kendine söz geçiremeyecek ve bana geleceksin tıpış tıpış.

o zaman karşılaşacağın benden korksan iyi olur.
çünkü bileniyorum şimdi.

yaralarım taze henüz.
içim hala acıyor.
ama sen karşıma çıkana kadar soğur elbet korlarım.

işte o zamanki benden ben bile korkarım.

diğer yanım ise ,
sert ve acımasız.

oh beee diyor.
zamanla geçecek diyor.
hiçbir acı ilk günkü haliyle kalmıyor.
zaman her şeye çare.

hatta sevinmelisin diyorum kendi kendime.
risk aldığın bir hayattan kurtuldun.
ileride hep yüreği ağzında yaşamaktan kurtuldun diyorum.
kademeni düşürmediğin iyi oldu, itibarını sarsmadın diyorum.

ama canın yansın istiyorum ne yalan söyliyeyim.
bana çok büyük bir haksızlık ettin.
ve allah bunun hesabını sorar diyorum.

içimi yaktında geçtin.
ne hissettiğimi anla istiyorum.

bir gün bana uzaktan bak ve dizlerini döv istiyorum.

bir gün yanımda  mert bir erkekle çıkagelip,
senin bana hizmet vermeni istiyorum.

özleyeceksin.
özlediğin sadece ben olmayacağım.
sana hitabımı,
yaşattığım kaliteyi,
verdiğim değeri, gösterdiğim özeni özleyeceksin.

sana sımsıkı sarılmalarımı, dışarıda herkesin çekindiği kadının en çocuk  hallerini sana sergileyişini özleyeceksin ve o halleri asla göremeyeceksin.
karşılaştığımızda bana adım ile hitab edemeyecek, yanına  eskiden olduğu gibi   ...... hanım titrini ekleyeceksin.

sana şimdi  ve bir seferde değil,
sonra ve yavaş yavaş darbe vurucam ben.

kokumu duymak için neler feda etmezdim diyeceksin.
o öptüğün saçlarıma dokunmayı çok isteyeceksin.

seninle asla göz göze gelmeyeceğim.
karşıma çıksan bile yüzüne bakmadan konuşacağım, benim bile bilmediğim bir noktaya kitlenerek.
sana söylenecek çok ağır sözlerim var.

ve allahtan dilerim ki bir gün bunları duymak için kendi ayaklarınla geleceksin.

bendeki seni kendin bitirdin.

ve herkesin kıskandığı bu aşkı,
bizi ayırmak isteyenlerin amacına ulaşmalarını sağlayarak harcadın.

bana insanlara güven duymamayı öğrettin.

eski beni, katı ve sert beni geri getirdin.

sen beni arayacaksın ve af dileyeceksin.

ama o zaman diliminde gönlüm aflara kapalı olacak...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder