18 Ekim 2011 Salı

ÖLÜMSÜZ OL İSTEDİM.

Bu günden itibaren yazdıklarımı yazma sebebim çok başka...
çünkü ÖLÜMSÜZ OL İSTEDİM.
senin için yapılmamış her şeyi uğruna ben yapmak istedim.
hiç bu kadar sevilmemiştim de mesela,
yada ben yoksam hayatında, ''beni ne kadar çok sevmiş meğer'' de.

belki de beni kırdığında
ve sonra bunları okuduğunda ben ne büyük hata yapmışım da onu incitmişim de.

aslında incir reçelinden esinlendim.
adam kadın için kitap yazmıştı.
kadın ölmek üzereydi ve ölümsüz olmak istemişti.
adam aylarca eve kapanıp ,
kadına kitap yazdı.
hem de onun repliklerinden.

ben de seni öyle çok seviyorum ki,
ölümsüz ol istedim.

çocukluğundan bu güne kadar getirdiğin tüm olumsuzlukları, tüm değersizlikleri hayatından silmek için.
benden geriye
sadece sana yazılmış uzun bir mektup gibi...

belki de
bir çok kişinin okuyacağı bir masal kahramanı yaparım seni.
eğer bunları kitap haline dönüştürme şansım olursa,
gizli isimler ardına saklanmadan
özgürce adını yazar, özgürce imzamı atarım.

SENİ ÖZLÜYORUM...............................................................................................................

seni özlüyorum günışığım.
her dakika mı özler insan?
özlüyorum işte.
sadece karşımda durup baksan yeter belki.
çünkü en kıyamayan bakışlar senin gözlerinde.

bazen içinden dokunmak gelipte dokunamayan eller seninkiler sanki.

bana ruhummmm deyişini özlüyorm çoğu zaman.
insan yaşamadığı anları özler mi?
özler tabi ...
geleceğe özlem duyulmaz mı hiç.
senli geçecek günleri özlüyorum.

yüzünü hatırlıyorum, fotoğraflarına bakıyorum, sözlerini hatırlıyorum.hafızama kazıyorum.
ama kokunun hafızaya kazınması mümkün değil ki.

kokunu özlüyorum en çok.
adımı söyleyişindeki nağmeyi özlüyorum.

yumuşacık saçlarına yüz sürmeyi özlüyorum.

avuçlarını özlüyorum.
seni uzaktan izlediğim günleri özlüyorum.
telefonum çalmaya başlayınca ,arayan sen misin diye telefondan önce sana bakmayı özlüyorum mesela.

bana kendi ellerinle karıştırdığın şekerli çayları özlüyorum.
çayın yanındaki kurabiyeyi ben seviyorum diye peçeteye sarıp bana verişini özlüyorum.

derin nefes alışlarını , iç çekişlerini özlüyorum.
seni özlüyorum.

yanyanayken duyduğumuz huzuru,
aynı anda konuşmayı kesip, gözlerle konuşmaya başladığımız anları özlüyorum.

ben bişey yerken dudaklarıma bakıp, offff demeni özlüyorum.

kartvizitimde senin soyadının yazacağı günleri özlüyorum....

ben olumsuz birşeyden bahsedince,
senin DEME DEME , DEME ÖYLE DEME....deyişini özlüyorum.

eteğim biraz açılsa
ve senin etrafı kollayan bakışlardan sonra ben eteğimi düzelttiğimde;
BENCEDE.....demeni özlüyorum.

mutlu olduğun anlarda
konuşmana eşlik eden bülbül şakıması  gibi sesindeki neşeyi özlüyorum.

gece yatağa yattığımda , yanımda olacağın geceleri özlüyorum.
hani bana sıkıca sarılacağın,
hani uyusan bile ellerinin gevşemeyeceği ve beni sabaha kadar sıcacık ısıtacağın geceleri özlüyorum.

seninle arabamıza binip, uzuun uzun yollar gideceğimiz, arada durup çay molası vereceğimiz yolculuklarda ,
yanındaki koltukta oturmayı özlüyorum.

evimiz için alış verişe çıkmayı, aynı anda, aynı ürünü gösterip , mutlulukla  her detayı  içimizden geldiği gibi düzenlemeyi özlüyorum.

seni kirpiklerinden öperek uyandırmayı ,
saçlarını okşayarak uyutmayı,
dudaklarımı alnına dayayıp ,
öylece kalmayı özlüyorum.

seni, senin olan beni,bizi,bizim hayatımızı özlüyorum............................................................................

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder